
Bu yaşımda 🙂 azar işitmeme ve bu yazıyı yazmama sebep olan soru şu; “her dinlediğimiz şarkının bir hikayesi mi olmalı?”
Ben cevabımı aşağıda belirttim. Cevap vermek isteyenleri beklerim.
Hepimiz müzik dinleriz ve her birimizin farklı müzik anlayışı vardır. Bazılarımız Türkçe pop, rap veya klasik müzik severken bazılarımız da caz müzik sevebiliyor. Bu dinlediğimiz farklı tarzdaki müzikler sayesinde de duygularımızı yansıtabiliyoruz. (en azından ben öyle düşünüyorum.) Bunu düşünmeme sebep olan en büyük etken ise o şarkı sözlerinin yazılma nedenleri, hikâyeleri ve dinlerken hissettiğimiz duygu ve düşüncelerdir.
Örnek olarak Neşet Ertaş’ın ZAHİDEM’i, Mor ve Ötesi’nin 23’ü veya Haluk Levent’in ELFİDA’sının yazılma aşaması veya bu sözleri yazma fikirlerinin nasıl bir ruh hali içerisinde meydana geldiğini hiç merak ettiniz mi? Tabiki duygu yoğunluğu herkes için aynı değildir veya o sözlerin anımsattığı duygular hepimiz için farklı olabilir ama o şarkı sözleri yazıldığı zaman nasıl bir duygu hali mevcutsa bizlerde dinlediğimiz zaman kendi içimizde bir duygu haline bürünürüz. O sözleri dinlerken bazen eğlenir bazen de hüzünleniriz. O hayal dünyasında kimi sevdiğini, kimi dostunu kimisi de ailesini arar. Hatta dinlediğimiz şarkının illa bir hikâyesinin olması da gerekmez. Eğer gözlerimizi kapatıp bir yerlere dalıyorsak o şarkıların hikâyelerini zaten kendimiz yazıyoruzdur.